Evrensel gazetesine silahlı saldırı davası: “Polis soruşturması yetersiz, deliller eksik”

İzmir’deki Evrensel bürosuna 13 Ağustos’ta silahlı saldırı düzenleyen 22 yaşındaki İsa Can Biler’in yargılandığı ilk duruşma tamamlandı. Hakim, gazetenin ek soruşturma talebini kabul ederek saldırının arkasındaki isimlerin araştırılmasını istedi. Gazete, saldırganın arkasında onu finanse eden ve yönlendiren kişiler bulunduğunu savunuyor.
Haber: Nergiz Turan
İzmir’deki Evrensel bürosuna 13 Ağustos’ta gece 01.30’da silahlı saldırı düzenlenmesine ilişkin ilk duruşma yapıldı. 22 yaşındaki İsa Can Biler’in gazetenin tabelası ve kapısına ateş etmesiyle gerçekleşen saldırı, iddianamede “mala zarar verme ve tehdit” suçu kapsamında değerlendirildi. Gazete, bu yaklaşımın saldırının gerçek boyutunu gözardı ettiğini belirtiyor.
Duruşmayı izleyen Evrensel İzmir Temsilcisi Özer Akdemir, hakim kararını umut verici buldu. Hakim, olayın arka planını araştırmak için Cumhuriyet Başsavcılığı’na ek soruşturma yapılması talimatı verdi. İkinci duruşma 1 Aralık saat 10.30’a ertelendi.
Akdemir, saldırının gazete bürosuna ya da çalışanlara değil, 32 yıldır sürdürdükleri yayın çizgisine yönelik olduğunu söyledi. “İşçi sınıfı, emek mücadelesi, demokrasi, insan hakları, çevre ve doğa hakkı eksenli yayınlarımız hedef alındı” diyen Akdemir, olayı basın ve ifade özgürlüğüne saldırı olarak niteledi.
Akdemir, saldırgan Biler’in “Sarhoştum, hatırlamıyorum” savunmasının doğru olmadığını iddia etti. Kamera görüntülerinin saldırının planlı ve doğrudan hedef gözetilerek yapıldığını açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. Akdemir, Biler’in hiçbir işte çalışmamasına rağmen pahalı cep telefonları kullanmasını ve kendisine ait otomobili olmasını dikkat çekici bulduklarını belirtti.
Gazete yetkilileri, Biler’in arkasında onu finanse eden ve yönlendiren kişiler olduğuna inandıklarını belirtti. Evrensel temsilcileri, saldırganın HTS kayıtları, banka hesap dökümü, arkadaşlık ve akrabalık ilişkilerinin incelenmesiyle bu kişilerin ortaya çıkarılabileceğini söylüyor. Ancak Akdemir, polis ve savcılığın bu yönde yeterli çaba göstermediğini iddia etti. Akdemir, saldırının arkasında siyasi bağlantılar olabileceğinden şüphelendiklerini dile getirdi.
Akdemir, dava sürecinde saldırganı getiren şahsın avukatının da polisin delil kararttığına ilişkin iddialar bulunduğunu aktardı.
Akdemir, saldırının sadece Evrensel’e değil, ülkedeki basın ve ifade özgürlüğüne yönelik olduğunu vurguladı, “Bu, kırıntı halindeki demokrasiye ve demokrasi mücadelesine bir saldırıdır. Basit bir suç gibi ele alınması ve cezasız kalması benzer saldırıları teşvik edecektir” dedi.
Gazeteci Hakan Tosun’un öldürülmesi olayına da değinen Akdemir şunları söyledi: “Evrensel’e silahlı saldırıya yönelik ciddi bir soruşturma yürütülse idi belki de sokak ortasında Hakan Tosun dövülerek katledilmeyecekti. Gazetecilere ve gazetelere yönelik saldırıların cezasız bırakılması bu tür saldırıları özendiren bir işleve de sahip.”
Akdemir, siyasi iradenin bu tür olaylar karşısındaki pasif tutumunu eleştirdi, “Yandaş medyaya yönelik benzer bir saldırıda gösterilecek tepki, Evrensel’e yönelik saldırıda gösterilmedi” diye konuştu.
Saldırı sonrası İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın yanı sıra işçi ve kamu emekçileri sendikaları, okurlar, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinden gazeteye destek geldi. Akdemir, saldırının aydınlatılması için tüm çabayı sürdüreceklerini söyledi.

Evrensel Gazetesi avukatlarından Barış İpek, dava sürecinin sağlıklı ilerlemediğini savundu. İpek’e göre ilk duruşmada ek soruşturma kararı alınması, soruşturmadaki ciddi eksiklikleri ortaya koyuyor.
İpek, sanığın “sarhoşluk” savunmasına rağmen eylemin hedefli olduğunu, azmettirici olabileceğine dair hiçbir araştırma yapılmadığını dile getirdi. Sanığın irtibatlı olduğu kişilerin HTS kayıtlarının yalnızca bir haftalık süreyle incelendiğini, belirlenen kişiler hakkında ek bilgi toplanmadığını söyledi.
İpek, Biler’in silahı 3-4 ay önce ruhsatsız olarak “sokaktan” aldığını belirtmesine rağmen silahın temin edildiği süreç ve paranın kaynağına ilişkin araştırma yapılmadığını belirtti. Sanık olay sırasında bir arkadaşıyla mesajlaştığını söylemesine rağmen bu kişinin ifadesinin alınmadığını aktardı.
İpek, sanığın telefon ve silahı şehrin göbeğinde, birçok kamera ve mobese sisteminin bulunduğu bir yolda attığını söylemesine rağmen olay anı haricindeki kamera kayıtlarının toplanmadığını iddia etti. Dosyada yalnızca bir esnafın kendi inisiyatifiyle verdiği görüntülerin yer aldığını belirtti.
İpek, gazetenin saldırıdan ertesi gün esnaftan gelen “geçmiş olsun” dilekleriyle haberdar olduğunu, Akdemir’in kendi çabasıyla kolluk kuvvetleriyle iletişime geçtiğini söyledi. Polisin saldırıyı gece tespit etmesine rağmen gazeteyi bilgilendirmemesinin, olayı “basit bir hadise” olarak değerlendirmesinden kaynaklandığını ifade etti.
İpek, kamera kayıtlarına sanığın rastgele değil bilinçli ve hedef alarak şarjörü boşalttığı görüntülerin yansıdığını söyledi. Olayın “kaza” olmadığını vurgulayan İpek, sanığın “Gazete olduğunu bilmiyordum” veya “bilerek hedef almadım” beyanlarının yetersiz olduğunu belirtti.
Sanık şu an “kamu güvenliğini tehlikeye sokmak” ve “silahla tehdit” suçlarından yargılanıyor. İpek, “tehdit” suçunun nedenine, gerekçesine ya da hedefin kim olduğuna dair bir araştırma veya açıklama bulunmadığını vurgulayarak iddianamenin tutarsız ve eksik olduğunu savundu.
Gazetenin beyanlarını dinleyen hakim, gazetenin davaya katılma talebini kabul etti. Olayın azmettiricilerinin ortaya çıkarılması için dosyanın savcıya gönderilmesine karar verildi.
Medyascope




